14 Ekim 2015 Çarşamba

TARTAYIM MI ABİ, NE VERİRSEN…

Sokakta yürürken mendil satan, çekirdek satan, ya da elinde bir baskülle çocukları görünce aklımdan şu cümleler geçiyor: “Bu çocukların okulları yok mu, ödevleri yok mu, evde oturup okuyacak kitapları da mı yok?” Neden bu çocuklar “Tartayım mı ağabey, ne verirsen.” deyip 3-5 kuruşa razı oluyorlar. Bu çocuklar neden sokak satıcılığına alıştırılıyorlar? Bunu yapan Suriyeli çocuklar olsa anlarım ( onlar da olmaması lazım ama) ama bu durumda olanların çoğu yerli halktan.

Hiç mi büyünce olmak istedikleri bir meslek yok?  Ya da belediye vs. hiç mi bu çocukların ailesine yardım etmiyor? Ben bu çocukların soğuk kış günlerinde mendil satmasını değil, evinde kitap okumalarını, kendilerini geliştirmelerini isterim. “Kitap almaya paramız yok.” diye okumaktan kaçmasınlar. Çok şükür memleketimizde Kültür ve Turizm Bakanlığı’na ait halk kütüphaneleri var. Bu kütüphanelere üye olmak ve kitaplarını okumak ücretsizdir. Okuldan sonra dışarıda mendil satmak yerine gitsinler kütüphaneye, ödevlerini yapsınlar, kitap okusunlar. Okul hayatlarına, öğrenme hayatlarına katkıda bulunsunlar. Bunların sonucu olarak güzel bir meslek sahibi olup ailelerinin yüzlerini güldürsünler.

Bu çocuklar kim bilir ne kadar zeki ve yeteneklidirler ama bu yeteneklerinin farkında bile değiller belki. Ülkemizin bu çocukların zekâsına ve yeteneklerine ihtiyacı var. Belki içlerine ülkenin kaderini olumlu yönden değiştirecek çocuklar çıkabilir. Ya da içlerinden nice Aziz Sancarlar çıkabilir.

Bu çocuklar sokağa mendil satmak için değil, oyun oynamak, kütüphanelere, gençlik merkezlerine gitmek için çıksınlar. Belediye vs. bu çocukları mendil satmaktan vazgeçirsinler. Onları kütüphanelere, gençlik merkezlerine vs. gitmeye teşvik etsinler. O zaman bu çocuklar daha mutlu olurlar.

Nice Aziz Sancarlar, Orhan Pamuklar, Fatihler, Ertuğrullar yetişmesi umuduyla…  

Ömer Said SERPİM
omersaid1996@outlook.com

12 Ekim 2015 Pazartesi

TURAN YALÇIN VE ÖMER SAİD SERPİM'İN YAPTIĞI RÖPORTAJ


İşitme engelli yazar Turan YALÇIN sordu, YGSzede ve yazar Ömer Said SERPİM yanıtladı. YGS'de başarısızlık ve yazarlıktaki serüvenlerini anlattı.






1.      Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar hangi okullarda okudunuz?
26 Kasım 1996 Tokat doğumluyum. Ailem Niksar’ın Gökçeli (Ladik) Kasabasından olduğu için aslen Nikarlıyım. İlk ve ortaokulu Vakıfbank Namık Kemal İlköğretim Okulu’nda okudum. (2003-2011) Liseyi de Tokat Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde okudum. (2011-2015) Şuan YGS-LYS’ye hazırlanıyorum.
2.      YGS’ye ne zamandan beri hazırlanıyorsunuz? YGS hazırlıkta nerede hata yaptınız da kazanamadınız?
YGS’ye 2 yıldır hazırlanıyorum, diyebilirim. Çünkü geçen sene yeterli çalışmadığınm için sınavda istediğim sonucu alamadım. Sınavı kazanamamamdaki hatalarımdan birincisi; etkili çalışmadım. Sınava hazırlık sürecinde sosyal medya ile gereğinden fazla haşir neşir oldum. Aslında yaptığım denemelerde kayda değer bir sonuç alabiliyordum. Türkçe 35, sosyal 28, matematik 6-8 yapıyordum ve gitmek istediğim bölümün alacağı bir puan kazanabiliyordum. Ama YGS’de öyle olmadı. Beklediğim tarzdaki sorulardan çok zordu sorular. Ama ben sınav heyecanından mıdır nedir, soruların zorluğunu anlamamıştım. Sınavdan sonra arkadaşlarıma “Nasıl geçti?” diye sorduğumda hepsinden “Kötü, çok zordu” cevabını aldım. Bana sorduklarında “ İyi, bi sıkıntı yok, kolay gibiydi” diyordum. Daha sonra bir hafta olmadan sınav sonucu açıklandı. Herkesin yüzünden düşen bin parça. Dur bir de ben bakayım, dedim ve acı gerçekle karşılaştım. Punanım içler acısıydı. İşte o zaman anladım sınavın zor ve benim etkili çalışmadığımı.
3.      Yazı yazmaya ne zaman başladınız? Yerel basınla nasıl tanıştınız? Yazarlıkta nereye kadar gelmek istiyorsunuz?
Yazı yazmaya 8. sınıfta başladım. Türkçe öğretmenim “Yaratıcı Yazarlık” kulübü kurmuştu. İlk yazım “İnsan” dı. Daha sonra “Ölüm” adında bir yazı yazmıştım. Bir kenara saklamıştım. Lisede Kur’an-ı Kerim hocam olan Mehmet ERBAŞ’ın da yazı yazdığını öğrendim. Benim “Ölüm” yazısını gazetede yayınlatmasını istemiştim. Sağ olsun benim yazı Ramazan ayında yayınlanmış. Ama benim haberim yoktu. Öğreneli epey bir zaman geçmişti. Ondan bu yana arada bir gazeteye yazı vermeye başladım. İnşallah yazarlıkta gidebildiğim yere kadar gitmek istiyorum. Yazdığım ve yazacağım deneme yazılarını birleştirip bir deneme kitabı haline getirmek istiyorum.
4.      Kitap okuyor musunuz? Kitap okumak size ne kazandırdı?
Evet, kitap okuyorum hafta bir kitap düzenle bir şekilde okuyordum. Hatta haftada iki kitap bitirdiğimde oluyordu. Ama şimdi kisa sürede çok kitap bitirmek için değil, normal düzende ve sürede kitabın hakkını vererek okuyorum. Bugüne kadar yazdığım yazıların başarısını kitap okumalarıma borçluyum. Sürekli ve düzenli kitap okumam sayesinde yeni bilgiler, yeni roman kahramanları kazandım. Bundan daha güzel kazanç olabilir mi?
5.      YGS’ye yeniden hazırlanıyorsunuz, eski hatalarınız nelerdi, nelerden ders çıkardınız?
Zamanında etkili çalışmadım. Son 1,5-2 ay kala daha etkili çalıştım. Sosyal medya ile çok haşir neşir oldum. Ve piyasadaki kolay denemelerle kendimi kandırdım. Şimdi bunlardan ders aldım ve geç kalmadan zamanında etkili çalışmaya başladım. Artık günde en az 200 soru çözüyorum. Her hafta rehberlik hocama gidip brifing veriyorum. Artık sosyal medya ile eskisi kadar çok haşir neşir olmuyorum. Telefonumun modelini düşürdüm. Kendimi oyalamayım diye. Denenmelerde  bir yükselme ve isteğim puana ulaşsam dahi tempomu düşürmeyeceğim. Hatta daha fazla çalışacağım.
6.      YGS’nin zor ve kolay yanları neler, nasıl aşıyorsunuz bu zorlukları?
Gecen sene sözel derslerin konularını çok iyi öğrendiğim için temelim var. Aynı konudan iki test çözüyorum. İlk çözdüğüm testte neleri unutmuşum, neleri hatırlıyorum bunları tespit ediyorum. Unuttuğum yerleri konu anlatımlı kitaptan tekrar çalışıyorum. İkinci testte tekrar kendimi değerlendiriyorum. Bu sefer önceki teste göre daha az yanlışım çıkıyor. Hatta hiç çıkmıyor.
Matematikte ise “ANTRENMANLARLA MATEMATİK 2” adlı kitaptan çalışıyorum. Çalışmalara başladığım ilk günlerde her gün sabah saatlerinde o kitaptan konu çalışıyordum. Bir süre sonra matematiğe olan bakış açım değişti ve zevk alarak matematık çalışmaya başladım. Daha sonra “ANTRENMANLARLA MATEMATİK SORU BANKASI” nı aldım ve bundan öğrendiklerimi pekiştirmeye başladım. Benim için YGS’de en zor şey matematikti. Ama şimdi bu iki kitap sayesinde bu zorluğun üstesinden geldim. İnşallah YGS’de de faydasını görürüm.
7.      YGS’de ailenizden nasıl destek alıyorsunuz?
YGS konusunda ailemden maddi-manevi her türlü değeri çok şükür alıyorum. Kitap lazım oldu mu hemen alınır. Özel kurs lazım oldu mu hemen temin edilir. Manevi olarak benim geçen senete göre daha verimli çalışmam aileme olumlu yansıyor ve olumlu bir tepki alıyorum. Bu da bana en güzel manevi destek oluyor.
8.      Ailenizden bahseder misiniz? Anne-babanız ne iş yapar? Kardeşleriniz nerelerde okur? Onların sizin çabalarınıza bakışı nasıl?
Biz beş nüfuslı bir aileyiz. Annem ev hanımıdır. Sabah akşam yemek yapar, temizlik yapar. Kendi işinin patronudur yani J. Babam GOÜ Tıp Fakültesi, Öğrenci İşleri’nde memur. Daha önce üniversitenin kampüsünde de çalıştı. Sonra üniversite hastanesinde çalıştı. Şimdi de tıp fakültesinde çalışmaya devam ediyor. Kardeşlerim olarak bir abim bir de ablam var. Abim Kayseri’de Sivil Havacılık, Uçak-Gövde-Bakım Bölümü’nde 2. sınıf öğrencisi. Ablam ise sınıf öğretmeni. Ailemin çabalarına bakışı ve destekleri çok iyi. Üniversite tercih döneminde ben edebiyat, sosyoloji, tarih gibi yerlere gitmek istiyordum. Onlar ise bana bu bölümlere gidersem işsiz kalacağımı, eğer bir sene daha adamakıllı çalışırsam daha iyi yerleri çalışacağımı, söylediler. Ve benim hayatımı yakmama mani oldular.
9.      YGS ve LYS’de başarılı olursanız nerelerde okumak istersiniz, neden?
Ben YGS’de istediğim puanı alırsam, Konya’da Necmettin Erbakan Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi’nde okumak istiyorum. Çünkü Konya’yı çok seviyorum. Konya’ya gidip kalmadım ama kendimi Konya’da geliştireceğime inaniyorum. Çoğu kişi İstanbul’a gitmek ister ama ben İstanbul’a gitmek istemiyorum. İstanbul kalabalık ve tehlikeli şehir. Kendini kötülüklere kaptırdın mı kendini kaybedersin. Hem yazarlığıma Konya’nın İstanbul’a göre daha çok katkı sağlayacağına inanıyorum.
10.  YGS’de başarılı omak isteyenlere neler önereceksiniz?
Bu sorunun cevabını YGS’yi kazandıktan sonra versem daha iyi olurdu. Ama şunları söyleyebilirim:
·  İlk önce nereye gitmek istediklerini, yeteneklerinin hangi bölüme yatkın olduğunu belirlesinler.
·  Kararlı olsunlar. Aldığı sınav sonucu kötü diye kendilerini bırakmasınlar. Yapamıyorum diye vazgeçmesinler.
·  Başklarının rakibi değil, kendilerinin rakibi olsunlar. Her denemede bir önceki denemeden daha yüksek sonuç almak için kendileriyle yarışsınlar. Başkalarıyla yarışıp haset etmesinler.
·  En azından sınava kadar sosyal medyayı günün her saatinde değil de günde sadece bir kere, bir saat kullansınlar.
·  Arkadaş çeveresini iyi belirlesinler. “Hadi oyun salonuna gidelim.” diyenleri değil, “Hadi kütüphaneye gidelim.” Diyenleri arkadaş seçsinler. Ben şuan arkadaş edinmiyorum. Çünkü YGS’ye çalışırken yalnızlığı tercih ediyorum. Kimse hevesimi kıramıyor, kimse “Sen kazanamazsın.” Diyemiyor böylelikle.
Ben şuan bu önerdiklerimi uyguluyorum. İnşallah olumlu sonucunu görürüm. Eğer olumlu sonucunu görürsem rahatlıkla herkese tavsiye ederim.
11.  Yazan ve bu konuda gelişmek isteyen gençlere ne önereceksiniz?
Ben çok profesyonel bir yazar sayılmam. İlk önce bunda 5-6 sene evvel “Fatih Kütüphanesi” ne üye oldum. Yıllık 5 TL ye oradaki bütün kitaplar benim. Üye olduğum günden bu yana sürekli oradaki kitaplardan okumaya başladım. -Hatta şuan oradan aldığım “Kuyucaklı Yusuf-Sabahattin Ali” kitabını okuyorum. Bu şekilde yazma yeteneğimi geliştirdim. Hikaye yazarken çok sevdiğim yazarın tarzında yazdım. Deneme yazıları yazarken yine çok sevdiğim deneme yazarnın yazdığı tarzda yazdım. Sonra dış dünyayı gözlemledim. Toplumsal bi konuda yazacağım zaman bu gözlemlerimden faydalandım.

Yazı yazmak için ilk önce kağıdı kalemi elimize alıp masamıza koymalıyız. Ne hakkında ne yazmalıyız diye düşünüp konuyu ve yazacağımız tarzı belirlemeliyiz. Eğer yazacak bir konu bulamıyorsak birilerinden konu başlığı isteyebiliriz. Önemli olan ilk cümleyi kurabilmek. İlk cümleyi kurduktan sonra gerisi çorap söküğü gibi geliyor. Ben böyle yazmaya yazmaya başladım. İlk önce yazacak bir konu bulamadığımda hocalarımdan ve arkadaşlarımdan konu başlığı istedim. Artık şimdi bunlara gerek duymuyorum. Bu aralar sokakta yalnız olduğum için bir şeyler düşünüyorum. Daha düşündüklerimden bir sonuç çıkarıp bunun hakkında yazmaya başlıyorum. Yazan ve yazmayı düşünen arkadaşlara bunları önerebilirim. 

2 Ekim 2015 Cuma

ANLAMAK VE ANLAŞILMAK



"Anlamak yok çocuğum, anlar gibi olmak var;
Akıl için son tavır, saçlarını yolmak var..."
(Necip Fazıl KISAKÜREK)


  Birbirimizi ne kadar iyi anlıyoruz? Ya da birbirimizi  ne kadar doğru anlıyoruz?.. Söylediklerimiz, hal ve tavırlarımız, yüz ifademiz ne kadar anlaşılır? Bir kişiyi anlamak için onun söylediklerini iyi dinlemek, hal, tavır ve yüz ifadesinden bir şey anlamak için onu iyi gözlemlemek gerekir.
  Peki ben ne kadar anlaşılırım? Kim beni anlıyor, kim benim söylediklerime kulak asıyor? Ya da kim beni anlamak için beni gözlemleme çabasına giriyor? Beni anlamak istemeyenler bana değer mi vermiyor, saygı mı duymuyor?
  Ben bazı kişiler tarafından anlaşılmadığımın kanaatindeyim. Bu kişiler beni anlamak mı istemiyor, yoksa anlamazlıktan mı geliyor? Ya da ben mi kendimi anlatamıyorum?
  Evet... Sözlerim şuraya gelecek.  Sevdiğim insan beni neden anlamıyor ya da anlamazlıktan geliyor? 
  Ben ona çok zor bir şey mi anlatmaya çalışıyorum ki? Ona değer verdiğimi söylemem anlaşılması zor bir şey mi? Ona verdiğim değerin yarısını istemem çok mu zor? Bir insanı anlamak için değer vermek, değer vermek için de anlamak gerekir. Ön yargılı davranmamak gerekir. Size değer veren kişiye ön yargılı davranmayın. Önce onu anlayıp tanımaya çalışın. Belki sandığınızdan daha iyi ya da daha kötü birisi olabilir.
  Anlaşılmamak kadar yanlış anlaşılmak ya da yanlış anlamak da kaçınılması gereken bir şeydir. Bir kişi ile ilgili şüpheye düştüğünüzde onu doğru anlamak için şüphenizden o kişiye bahsedin. Şüphenizin doğru olup olmadığını sorun. Ve yanlış hükümler vermekten kaçının.
  Bazı kişiler beni yanlış anlıyor ya da hakkımda yanlış hükümler vererek beni suçlu durumuna düşürüyor. Benim hakkımda herhangi bir karışıklıktan dolayı şüpheye düşen kişi neden şüphesinin doğruluğunu araştırmıyor? Neden benden gerçeği öğrenmiyor. Bana yanlış hükümler verdiği için, bir zamanlar çok iyi arkadaşken şimdi birbirimizin yüzüne bakmaz, birbirimize selam vermez olduk.
  İnşallah gün gelir de beni anlamayan kişiler beni anlamaya başlar. Ve inşallah gün gelir de beni yanlış anlayan kişi hakikati anlamak için çaba gösterir.

  Birbirimizi daha iyi ve daha doğru anlamak dileğiyle... 

Ömer Said SERPİM
(02-10-2015)