Gün geldi… Selân
okunuyor. İkindi namazından sonra sevdiklerin ve dostların senin son
yolculuğunda yanında olacaklar. Evlatların, baban, biraderin vs. senin defin
işlerin için oradan oraya koşturuyorlar. Kimisi cenazeni yıkıyor, kimisi de
ebediyen kalacağın bacasız, penceresiz yeni evini hazırlıyorlar. Bir an evvel
seni yeni evine yerleştirmek istiyorlar. Göçüp gideceğin ev de kalabalık. Mis
gibi irmik helvası kokuyor. Sen çok seversin ama sen o helvadan yiyemeyeceksin.
Çünki sen artık bir et yığınından ibaretsin. Kolunu kaldıracak, ağızını açacak
güç ve irade elinden alınmış. Yani sen artık ÖLDÜN!!
Hiç beklemiyordun
değil mi? Çünki sen daha 20 yaşındaydın, çünki sen daha gençtin… Ama ne yazık
ki Azrail Aleyhisselam kendi amirinden “Sadece 70 yaş ve üzeri kişilerin canını
alacaksın, gençlere dokunmayacaksın.” Emrini almamış; “Vakti gelen her canlının
canını al” emrini almıştır.
Allah bilir sen bu güne hazırlık da yapmamışsındır. Hani
ölüm seni bulmazdı ya hazırlıklarımı sonra yaparım, diye düşünmüşsündür.
Aslında bu hazırlık
çok da zor değil be kardeşim. Senin hayattayken nefes alıp vermeni sağlayan
Rabb’ine kulluk görevlerini yerine getirmen yeterliydi. Ve yirmidört saatlik
bir günün içinde bir saat sürüyor bu kulluk görevi. Sana yirmidört saat verene
bir saati çok mu görüyorsun.Ne olurdu yani bir saat daha az bilgisayar oynasan?
Kulluk görevi sadece
Cuma günleri yapılmaz. Nefes aldığın her vakit kulluk yapman gerekirdi.
Beşvakit namaz kılman, haramlardan kaçınman, vaktini boşa harcamaman, Allah’a
tevekkül etmen senin kulluk görevlerindendi. Ama sen bu görevleri yerine
getirmedin. Sana “namaz kıl” dendi, sen “yaşlanınca kılarız” dedin. Namaz,
ergenlik çağına girmiş ve aklı başında olan her insana farz kılınmıştır.
Dolayısıyla namaz kılmamın genci yaşlısı yoktur. Hatta sor bakalım dedene,
namaza kaç yaşında başlamış? Aaa pardon, ama sen soramazsın di mi? Çünkü sen ÖLDÜN!!!
Sana “vaktini boşa
harcama” dendi, sen saatlerce kahvede okey oynadın, lak lak ettin. Sen bu
dünyaya boş ve gayesiz gönderilmedin. Sen namazını kılıp Allah katında mübah
işler yapsaydın bir sonraki namaz vaktine kadar yapacağın bütün hayırlı ve
mübah ameller birer ibadet hükmüne geçecekti ve sevap sayacın sürekli
dönecekti.
Evet… Şimdi seni yeni evine koydular. Toprağını atıyorlar.
En sevdiklerin göz yaşları içinde toprağını atıyorlar. Sesi güzel mahalle imamı
da Yasin-i Şerif okuyor. Yarım saat sonra yanında kimse kalmayacak. Tek başına
kalacaksın. Belki de kabir azabın başlayacak. “Beni burdan çıkarın” bağırmk
isteyeceksin ama bir fısıltı bile çıkaramayacaksın.
Ahirete imanın sağlam
olsaydı bu ölüm seni korkutmayacaktı. Çünki imanın altı şartlarına yürekten
inanıp kulluk görevini yerine getiren insan için öüm son değil, ebedi
kurtuluşun giriş kapısıdır.
….
Evet kardeşim gafletten uyan ve kendine gel. Önce şeytanı
yanından savmak için besmele çek. Abdestini al, seccadeni ser ve vaktin
namazını kıl. Sonra da dua et, tevekkül et, şükret, Allah’ı zikret..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder