19 Kasım 2016 Cumartesi

AŞK'A DAİR KELAMLAR


 Aşk kişiden kişiye değişen bir duygudur. Kimine göre aşk, yalandır. Karın doyurmaz. Kimilerine göre aşk, olması gereken bir şeydir, kimilerine göre evlilik aşkı öldürür.
 Aşık olduğumuz kişiye her şeyimizi feda ederiz. Kalbimizi onun sevgisiyle ısıtırız. Mutluluktur aşk bizim için.
 Bazen aşk insana olağanüstü şeyler yaptırıyor. Ferhat, Şirin'in aşkı için dağları delmiş. Mimar Sinan Mihrimah'ın aşkı için Prut Nehri üzerine on üç günde bir köprü inşa etmiştir.
 Aşk, sadece bir şahıs için oluşan bir duygu değildir. İlahi aşk da önemli bir şeydir. O'nu görmeden, O'nun varlığını bilerek, kainattaki eserlerini görerek Allah'a aşık olan Yunus Emre, bunun en güzel örneğidir.



      "Aşkın aldı benden beni
        Bana seni gerek seni 
        Ben yanarım dün ü günü 
        Bana seni gerek seni"  dizeleriyle Allah'a olan aşkını dile getiriyor.

 Aşkın bir örneği de Veysel Karani'nin Hz. Peygamber'e olan aşkıdır. Koyun otlattığı zamanlarda hep Mekke-Medine taraflarını hasret dolu gözlerle gözlermiş. Ağma anasından bir günlük izin alarak Hz. Peygamber'i görmek için yola çıkar. Medine'ye vardığında Hz. Muhammed'i bulamaz. Beklese bekleyebilirdi aslında. Ama anasına sözü var. Hevesi kursağında kalarak geri döner Yemen'e

 Aşkların en güzeli nedir biliyor musunuz? Hz. Muhammed'in biz ümmetine olan aşkıdır. "Allah'ım ümmetimi koru, ümmetime acı!" diye ağlayarak dua ederken Yüce Allah, Cebrail'e buyurdu ki: "Ey Cebrail! Gerçi Rabb'in her şeyi bilir; ama sen git, Muhammed'e niçin ağladığını sor." Cebrail geldiğinde ümmeti için ağladığını söyledi. Cebrail Allah'ın huzuruna dönüp durumu anlattı. Yüce Allah buyurdu ki: "Ey Cebrail! Muhammed'e git ve şunu söyle: Biz seni ümmetin hakkında hoşnut edeceğiz ve asla üzmeyeceğiz."
 İşte aşk böyle bir şey. Aşkın gerçeği yürekle ilgilidir. Sen birini, işini, Rabb'ini, Peygamber'ini kalben seversen. Gerçek manada aşıksın demektir. 


23 Haziran 2016 Perşembe

SONSUZLUĞA GİDERKEN

Gün geldi… Selân okunuyor. İkindi namazından sonra sevdiklerin ve dostların senin son yolculuğunda yanında olacaklar. Evlatların, baban, biraderin vs. senin defin işlerin için oradan oraya koşturuyorlar. Kimisi cenazeni yıkıyor, kimisi de ebediyen kalacağın bacasız, penceresiz yeni evini hazırlıyorlar. Bir an evvel seni yeni evine yerleştirmek istiyorlar. Göçüp gideceğin ev de kalabalık. Mis gibi irmik helvası kokuyor. Sen çok seversin ama sen o helvadan yiyemeyeceksin. Çünki sen artık bir et yığınından ibaretsin. Kolunu kaldıracak, ağızını açacak güç ve irade elinden alınmış. Yani sen artık ÖLDÜN!!


  Hiç beklemiyordun değil mi? Çünki sen daha 20 yaşındaydın, çünki sen daha gençtin… Ama ne yazık ki Azrail Aleyhisselam kendi amirinden “Sadece 70 yaş ve üzeri kişilerin canını alacaksın, gençlere dokunmayacaksın.” Emrini almamış; “Vakti gelen her canlının canını al” emrini almıştır.
Allah bilir sen bu güne hazırlık da yapmamışsındır. Hani ölüm seni bulmazdı ya hazırlıklarımı sonra yaparım, diye düşünmüşsündür.
 Aslında bu hazırlık çok da zor değil be kardeşim. Senin hayattayken nefes alıp vermeni sağlayan Rabb’ine kulluk görevlerini yerine getirmen yeterliydi. Ve yirmidört saatlik bir günün içinde bir saat sürüyor bu kulluk görevi. Sana yirmidört saat verene bir saati çok mu görüyorsun.Ne olurdu yani bir saat daha az bilgisayar oynasan?

  Kulluk görevi sadece Cuma günleri yapılmaz. Nefes aldığın her vakit kulluk yapman gerekirdi. Beşvakit namaz kılman, haramlardan kaçınman, vaktini boşa harcamaman, Allah’a tevekkül etmen senin kulluk görevlerindendi. Ama sen bu görevleri yerine getirmedin. Sana “namaz kıl” dendi, sen “yaşlanınca kılarız” dedin. Namaz, ergenlik çağına girmiş ve aklı başında olan her insana farz kılınmıştır. Dolayısıyla namaz kılmamın genci yaşlısı yoktur. Hatta sor bakalım dedene, namaza kaç yaşında başlamış? Aaa pardon, ama sen soramazsın di mi? Çünkü sen ÖLDÜN!!!
 Sana “vaktini boşa harcama” dendi, sen saatlerce kahvede okey oynadın, lak lak ettin. Sen bu dünyaya boş ve gayesiz gönderilmedin. Sen namazını kılıp Allah katında mübah işler yapsaydın bir sonraki namaz vaktine kadar yapacağın bütün hayırlı ve mübah ameller birer ibadet hükmüne geçecekti ve sevap sayacın sürekli dönecekti.

Evet… Şimdi seni yeni evine koydular. Toprağını atıyorlar. En sevdiklerin göz yaşları içinde toprağını atıyorlar. Sesi güzel mahalle imamı da Yasin-i Şerif okuyor. Yarım saat sonra yanında kimse kalmayacak. Tek başına kalacaksın. Belki de kabir azabın başlayacak. “Beni burdan çıkarın” bağırmk isteyeceksin ama bir fısıltı bile çıkaramayacaksın.
 Ahirete imanın sağlam olsaydı bu ölüm seni korkutmayacaktı. Çünki imanın altı şartlarına yürekten inanıp kulluk görevini yerine getiren insan için öüm son değil, ebedi kurtuluşun giriş kapısıdır.

….
Evet kardeşim gafletten uyan ve kendine gel. Önce şeytanı yanından savmak için besmele çek. Abdestini al, seccadeni ser ve vaktin namazını kıl. Sonra da dua et, tevekkül et, şükret, Allah’ı zikret..


25 Şubat 2016 Perşembe

NEDEN...?

Neden böyle yaptın?
Madem beni sevmiyorsun
Senden giderken ben
Neden çelme taktın?

Neden bu belirsizlik
Aklın "Git", kalbin "kal"
Söyle bana sevdiğim
Kalmalı mıyım, gitmeli mi?